Seçimlerin akabinde, yeni bir yönetim şekline geçen ülkemizde, köklü değişimlere tanıklık etmekteyiz. Cumhurbaşkanlığı teşkilat şeması kapsamında; farklı organizasyonlar, yeni bakanlıklar ve bakanlar açıklandı. Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Bakanlarımızı tebrik ediyor, ülkemiz için hayırlı olmasını diliyoruz.
Sistemin yerleşmesi ve özellikle birleştirilen Bakanlıkların yerine oturması biraz zaman alacaktır. Ancak, öyle bir süreçten geçmekteyiz ki, her fırsatta da altını çizdiğimiz gibi bizim dışımızdaki Dünya sürekli değişen çok başka bir gündem ile meşgul olmaktadır.
O nedenle, en hızlı ve en akılcı politikaları hayata geçirmemiz gereken kritik bir süreçten geçiyoruz. Neden mi kritik?
Her şeyden önce, makroekonomik göstergelerimizde ve piyasalarda ortaya çıkan olumsuz sinyaller bir süredir devam etmektedir.
Yüksek faiz, yüksek kur sektör temsilcilerinde tedirginlik yaratırken, yabancı yatırımcıların da Türkiye’ye karşı olumsuz algıları artmaktadır.
Diğer yandan, küresel ekonomideki son gelişmeler de ciddi boyutlara ulaşmıştır.
ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarında karşılıklı hamlelerin başlamış olması,
AB’nin Japonya ile dünya ticaretinin üçte birini karşılayan 650 milyon kişiyi kapsayan STA’nın özellikle otomotiv ve tarım ürünlerinde ciddi vergi avantajı sağlayacak olması, ticaret savaşlarına da farklı bir boyut getirmektedir.
G20 Bildirgesi ile kısa ve orta vadeli aşağı yönlü risklerin yükseldiği vurgulanırken, farklı kesimlerce domino etkisi yaratacak Çin ve AB ülkelerine ilişkin kriz söylemleri dillendirilmektedir.
Bununla birlikte, milli gelir sıralamasında 18. sıradaki Hollanda ile 17. sıradaki ülkemizin milli geliri arasındaki fark 86 milyar dolardan, ne yazık ki 2017 itibari ile 23 milyar dolara gerilemiştir. Bu mesajı çok doğru algılamalıyız.
Biz her konuyu siyasete bağlayıp, siyaseti de ana gündemimiz yaparken, birçok ülke odağına bilimi ve ekonomiyi alarak, tarımdan sanayiye kadar geniş bir alanda ileri teknoloji ile üretimi ve refahı artırmak için alternatif yöntemler geliştirmektedir.
O nedenle de, yeni dönemde siyaseti de, seçimleri de artık geride bırakarak, Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak çözüm bekleyen 3 ana başlığı önceliği ekonomi olmak üzere eğitim ve toplumsal bütünleşme olarak belirledik. Bu yönde de, üreten ekonomi kapsamında detaylı taleplerimizi iletmeye devam edeceğiz.
6 ayda bir yaptığımız ekonomi değerlendirme anketinde üyelerimiz ilk üç beklentisini; ekonomide istikrar, vergi yüklerinde indirim ve yerli üreticinin korunması olarak belirtmiştir.
Hızlı ve etkin karar alması beklenen ve artık mazereti olmayan bir yapıda; adı ister “Acil Eylem Planı” olsun, ister “Orta Vadeli Plan” olsun, isterse “Kalkınma Paketi” olsun ama yeni dünyayı yakalamak adına; kısa-orta ve uzun vadeli akılcı programlara, ülkemizi doğru anlatacak hikayeye ivedilikle ihtiyaç duyduğumuz bir gerçektir.