Her yılın bir öncekinden daha zorlayıcı olduğu bir çağda, tüm zorlukları ile 2024 yılını da tamamlıyoruz. 2024 yılı gerek küresel ve gerekse ulusal anlamda enflasyonla mücadele ile geçen, reel sektörün yüksek maliyetle, halkın pahalılıkla baş etmek zorunda kaldığı, sıcak savaşların devam ettiği bir yıl oldu.
Geçen sene seviyelerinde (%3) büyümesi beklenen küresel ekonomi ve %1’in altında büyüyecek AB ülkelerine rağmen, %3 düzeyinde bir küresel ticaret hacmi artışı ile 2024 yılını kapatacağız. Küresel enflasyonu düşürme maratonunda ise ABD ve AB ülkeleri anti-enflasyonist politikaları ile yarışı önde götürmektedir.
Yüksek enflasyon ve yüksek faiz kıskacında kalan Türkiye’nin geleneksel pazarlarındaki durgunluk, reel olarak değerlenen TL’nin de etkisiyle, ihracatçımızı oldukça zorladı. Ocak ayından bugüne dolar kurundaki yıllık artış yaklaşık %19, Euro’da %13 gerçekleşirken, TL’nin değer kaybı, ihracatçıların dış pazarlarda, yerli üreticilerin de iç pazarda rekabet gücünü önemli ölçüde geriletti, finansmana erişimlerini sınırlandırdı.
2024 yılında para ve kur politikaları etkin uygulanırken, maliye politikaları ile yapısal önlemler yeterince devreye giremediği için ekonomide hedeflere istenen düzeyde ulaşılamadı. Yılın başında %65 olan enflasyonun, yılı %45-46 düzeyinde tamamlaması beklenmektedir. Dolayısıyla, enflasyonla mücadelede sınırlı bir başarı elde edildi.
2024 yılı ilk 11 aylık bölümünde bütçe açığı yüzde 139,8 oranında artarken, cari açık dış ticaret açığının azalması ve turizm gelirlerinin etkisi ile Ekim ayı sonunda yüzde 91 oranında geriledi. Bununla birlikte, 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olduk. Kredi risk primimiz CDS de 280’den 247’lere geriledi.
Ancak, makroekonomik boyutta bu gelişmeler yaşanırken, sanayi sektörü 2024 yılının en çok zorlananı ve hatta kaybedeni oldu. Artan maliyetler, iç ve dış talepteki yavaşlama PMI ve sanayi üretim endekslerinde de kendisini gösterdi.
3. çeyrekte Türkiye %2,1 büyürken, sanayi %2,2, imalat sanayi %2,8 oranında küçüldü. Zorlu koşullara rağmen, aldığı siparişleri düşük karla veya karsız satmak zorunda kalan sanayiciler için yeni sipariş alma noktasında 2025 yılı daha da karamsar görünmektedir.
Küresel ekonomi ve küresel ticaret hacmi açısından 2025 yılı için 2024’e yakın seviyeler beklenirken; coğrafyamızdaki sıcak savaşlar, sınırımızdaki riskler, Trump’ın yarattığı belirsizlik ve ticaret savaşlarını artırma ihtimali, bölgeselleşme eğilimlerini güçlendirecektir. Hem içerde, hem dışarda siyasi ve ekonomideki dinamik yapı, öngörülemeyen süreç, dengeleri korumak ve eksikleri tamamlamak adına bizleri oldukça zorlayacaktır. Bu çerçevede yeni yılda, maliye politikasının da dez-enflasyonist sürecimize daha fazla destek vermesi elzemdir.
Krizler karşısında her zaman başarılı performans sergileyerek ülke ekonomisine değer katan sanayicilerimize gereken desteğin sağlanması, mevzuatların engel değil, kolaylık yaratması, yatırım ortamının iyileştirilmesi 2025 yılındaki olası kötü sürprizlere karşı daha dayanıklı olmamızı sağlayacaktır. Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, yeni yılda da üyelerimizin çözüm ortağı olmaya ve her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.
Riskleri ve fırsatları ile ulusal ve uluslararası arenada; siyasi-sosyal ve ekonomik açıdan oldukça hareketli geçmesi beklenen 2025 yılının, ülkemiz, iş dünyamız ve halkımız için huzurlu, bereketli ve kolaylıkla geçmesini diliyor, sağlıklı ve mutlu bir yıl temenni ediyorum.