EBSO'nun 'Fabrikalara da TOKİ Modeli' önerisine Bakan Işık'tan destek geldi
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, sanayiciye kamu arazilerinin ve atıl binaların 30 yıla kadar vadeli mortgage sistemiyle vereceklerini söyledi. Yüksek teknolojiyle en az 1 milyon dolarlık üretim yapacak her girişimcinin 5. Bölge teşviklerinden yararlandırılacağını bildiren Işık, böylelikle komşu iller arasındaki teşvik farklılıklarının giderilmesine ihtiyaç duyulmayacağını anlattı. Bakan Işık, İzmir’in nitelikli insan kaynağı açısından zenginliğine dikkat çekerken, kentteki işsizliği azaltacak bir paradigma değişikliğine gidileceğini ifade etti. Işık, Kamu Yönetimi ve Hizmetleri kategorisinde Türkiye Mükemmellik Ödülü alan Ege Bölgesi Sanayi Odası’nı da kutladı.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, özel gündemle toplanan Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclisi’ne konuk oldu. İzmir Valisi Mustafa Toprak, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir ve çevresindeki Odalarla Borsaların başkanlarının katıldığı toplantıda konuşan Fikri Işık, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar tarafından sürekli gündeme getirilen sanayiciye TOKİ’nin konut edindirme modeliyle fabrika binası yapılması önerisine destek verdi.
Sanayicinin sermayesi işletmeyi güçlendirsin
Bakan Işık, kamu arazilerinin ve atıl durumdaki kamu binalarının alınıp sanayiciye 30 yıl vadeli mortgage sistemi üzerinden satılabileceğini aktardı. Türkiye'nin tasarruf oranlarının yetersiz olduğunu, sanayicinin elindeki 3-5 kuruşu da arsaya yatırdığını belirten Işık, “İzmir, İstanbul, Bursa gibi merkezlerde sanayicimiz metrekaresine 500 dolar maliyeti göze alıp yatırım yapmaya çalışıyor. Biz özel çözümler üretmeliyiz. Yeni bir modeli olgunlaştırmak üzereyiz. Diyoruz ki sanayi gayrimenkul yatırım ortaklığını kuralım. Biz öncelikle kamu arazilerini alalım, eğer kamulaştırma ihtiyacı varsa onu da yapalım. Gerekirse sanayiciden projesini alalım, o projeye uygun bina yapalım. İster kiraya verelim, isterse 30 yıl vadeyle satalım. Bu bizim görevimiz. Bu bizim ekmek paramız. Sanayicimizin elindeki sermaye işletmeye, makine ve teçhizata kalsın. Sanayicimiz banka kredisine çok ihtiyaç duymadan ihtiyaçlarını karşılasın istiyoruz. Yerli makineyi destekleyecek bir modeli de hayata geçireceğiz” diye konuştu.
OSB'lerde emlak vergisinin hiç alınmaması konusunun adaletsizlik olacağını ancak her belediyenin kafasına göre emlak vergisi oranı belirlemesinin önüne geçilmesi gerektiğini belirten Işık, OSB'lerde emlak vergisinin tavanı olması yönünde yasal düzenleme yaptıklarını söyledi.
İş kazaları ve iş güvenliği noktasında gereksiz yüklere karşı olduğunu söyleyen Işık, baretini kullanmaktan imtina eden işçilerin bulunduğunu, TBMM'ye getirilecek yeni iş güvenliği yasasında iş güvenliği kuralına uymayan işçinin tazminatsız işten atılabileceğini anlattı. Işık, "Hiç popülist çalışmıyoruz, tek taraflı çalışmıyoruz. Kim yanlış yapıyorsa bedelini ödeyecek. Uyardınız, baretini takmadı, 17 maddeden tazminatsız işten atabileceksiniz" dedi.
Paradigma değişikliği
İzmir’in nitelikli insan kaynağını harekete geçirecek bir adıma hazırlandıklarını da bildiren Bakan Işık, “Nitelikli insan kaynağı 5. Bölge ve 6. Bölge teşviklerinin verildiği illerde bulunamıyor. İzmir ise bu açıdan çok zengin. Kentteki işsizliği azaltacak bir paradigma değişikliğine gidiyoruz” dedi.
Yüksek teknolojiyle en az 1 milyon dolarlık üretim yapacak her girişimciye 5. Bölge teşviği vereceklerini aktaran Işık, “Bunu yaparsak ‘Komşu il teşviği’ veya ‘şunu ver, bunu ver’ ihtiyacını duymayacaksınız. Stratejik veya büyük ölçekli yatırım olmasına da gerek yok. Orta Yüksek Teknolojilerde de 8 ilimize vereceğiz. Bu yatırımlar eğer OSB’lerde yapılırsa bir üst teşvikten yararlanabilecek. Bu da işsizliğe çare olacaktır” ifadelerini kullandı.
Orta gelir tuzağından çıkmalıyız
Türkiye'nin yüksek teknoloji ürünler üreten bir ülke haline gelmesi için 3 temel enstrümanı kullanacaklarını ifade eden Işık, devlet teşvikleri, devlet destekleri ve kamu alımlarının bu unsurlardan olduğunu dile getirdi. Özel sektörü üretim konusunda önce motive edeceklerini, sonra destekleyeceklerini belirten Işık, şöyle konuştu:
"İzmir'in üretimi herhangi bir Anadolu şehri gibi olmamalı. İzmir nitelikli üretim yapmalı. Daha çok insan kaynağının niteliğinin ortaya çıkardığı ürünlere yoğunlaşmalı. Şimdi yeni bir teşvik mekanizması üzerinde yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bizde kişi başı gelir 3300 dolardı, şimdi 10 bin 500 dolar seviyesine geldik. Ama bu tam da orta gelir tuzağı. Bir sıçrama yapmamız lazım. Bunu da sürümden kazanarak yapamayız. Yapmamız gereken iş belli. O da daha katma değeri yüksek ürünler. Yükte hafif pahada ağır ürünler yapmak zorundayız. Ortalama ihracat fiyatımız 1.66 dolar. Almanya'nın 4 dolar civarında. Biz 3 doları yakalasak 2023 hedefini çok rahat yakalarız. Yüksek teknoloji ürünleri üreten firmalarımıza 5. Bölge desteği vermek için hazırladığımız çalışmayı ekonomi yönetimine sunduk. İzmir'e 5. Bölge teşviği vereceğiz. Şu an İzmir'de ihracat ile ithalat kafa kafaya. O zaman İzmir net ihracatçı olacak."
Ar-Ge merkezi için yoğun başvuru var
Teknoloji düzeyini, üretimi, istihdamı, ihracatı, tasarımı, katma değeri yüksek ürünler üretmek için destek mekanizmalarını her geçen gün yükselttiklerini anlatan Işık, ''Ar-Ge yatırımlarına çok agresif destekler veriyoruz. Diyoruz ki Ar-Ge yapmak istiyorsanız, şirketinizin ölçeği uygunsa gelin Ar-Ge merkezi kurun. 2008 yılında çıkardık bu kanunu, şu ana kadar 164 Ar-Ge merkezimiz var. Bunlardan sadece 11'i İzmir'de, bu yetersiz bir rakam" diye konuştu.
Bakan Işık, şubat ayında yaptıkları bir düzenlemeyle Ar-Ge'de tam zamanlı çalışacak uzman sayısını 50'den 30'a çektiklerini, şu anda inanılmaz bir başvuru olduğunu belirtti. Işık, Ar-Ge merkezi kuran bir şirkete 100 liralık bir harcamanın 40 lirasını destekleyerek riski bölüştüklerini söyledi. Bu alanda şu anda en iyi desteği veren ülkelerden birinin Türkiye olduğunu dile getiren Işık, Ar-Ge merkezinde her geçen gün ortaya çıkan proje sayısının arttığını dile getirdi.
İzmir iş dünyasından Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapmalarını isteyen Bakan Işık şöyle devam etti:
"Bir Ar-Ge çalışmasıyla bin 500 dolarlık ürün yerine 4 bin dolarlık bir ürün elde ediliyor. İşte katma değeri yüksek ürün bu. Eğer bin 500 dolarlık ürünü 4 bin dolara çıkarırsanız, 160 milyar dolarlık ihracatı 500 milyar dolara çıkarırsınız. Biz özellikle Ar-Ge merkezlerini bu noktada destekliyoruz. Şu anda AB'deki Ar-Ge merkezini AB'den Türkiye'ye taşıma niyetinde olan pek çok firma var. Bazıları da kararını aldılar. 'Elin Ar-Ge'sini biz mi destekleyeceğiz' diyenler var. Hayır, orada çalışan personelin tamamı Türk. Yarın o şirket gitse de o personel Türkiye'de kalacak. Ben aslında yatırımı o şirkete yapmıyorum kendi insanıma yapıyorum."
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri'ni de Türkiye'nin sıçraması için çok önemli gördüğünü dile getiren Işık, Türkiye'nin geçen yıl 690 milyon dolarlık yazılım ihracatı yaptığını, bunun yeterli olmadığını kaydetti. Yazılımda tek sermayenin beyin olduğuna dikkat çeken Işık, bir ofiste yazılanların ihraç edildiğini söyledi.
İzmir’e gelmeden önce Yazılım Strateji Belgesi için başlangıç çalıştayında bulunduğunu belirten Işık, önümüzdeki süreçte yazılım ihracatını 1 milyar doların üzerine çıkarma gayreti içinde olduklarını aktardı.
Tasarım ofislerinin Ar-Ge merkezleri gibi destekleneceğini ifade eden Işık , "Bir ürünün tasarımını kendiniz yaparsanız onun satış fiyatı anında katlanıyor. Bunu moda tasarımından endüstriyel tasarıma kadar her alanda uygulayacağız. Niye Türk tekstili ile İtalyan tekstili arasında bu kadar fiyat farkı fazla, tasarım, marka. Bunun kararını aldık yakında yürürlüğe koyacağız" dedi.
Üniversite ile sanayinin Katolik nikahı
Türkiye'de en temel sıkıntılardan birinin de üniversite sanayi işbirliği kültürünün olmaması olduğuna dikkat çeken Işık, üniversitenin kendi evreninde olduğunu, 'sanayicinin sıkıntısı ne problemi ne, ben acaba sanayi kesimine nasıl yardımcı olabilirim' bir derdinin yakın zamana kadar olmadığına işaret ederek, " Artık sanayiciyle üniversiteyi barıştırmayı bırakın, Katolik nikahı olacak. Üniversitelerin kendi evlerinde, sanayicinin kendi dünyasında olduğu dönemi bitirmemiz lazım. İzmir'de 9 tane üniversite var. İzmir gibi bir ilde üniversite sanayi işbirliğinin son derece güçlü olması gerekir ama şu ana kadar gözümüzü dolduran, göğsümüzü kabartan bir örneğe rastlamadık. Şimdi bunu agresif şekilde destekliyoruz" diye konuştu.
Işık, "Türkiye'de benim bir fikrim var, kimse beni kale almıyor" diyen olması durumunda çok üzüleceğini, fikirden ürüne, pazara kadar her aşamada destek verdiklerini söyledi.
Maraza çıkarmadan…
Peyami Safa’nın ‘Hikayenin kahramanı maraza çıkaran adamdır’ sözlerini hatırlatan Bakan Işık, “Ama biz maraza çıkarmadan 2013 hedeflerine ulaşmak için çalışıyoruz. Türkiye’nin yeni bir sıçrama noktası yaratmak Sürümden kazanarak yapamayız onun yerine Türkiye’nin teknoloji düzeyini yükseltmeliyiz. Hedeflerimize da yüksek teknoloji üreterek ulaşacağız. Bunun için devlet destekleri, devlet teşvikleri ve kamu alımlarıyla bunu başaracağız” dedi.
28 Şubat’ın sonucu
28 Şubat’ta tüm imam hatiplerin önünün kapatılması için meslek liselerinin önüne kalın duvar çekildiğini vurgulayan Bakan Işık, o dönemde alınmış yanlış bir kararın olumsuz sonuçlarını bugün sanayicinin ödediğini açıkladı. Bir daha bu tür yanlışlara düşülmemesi gerektiğini söyleyen Bakan Işık, artık yanlış yapma lüksünün olmadığın geminin batması halinde herkesin sular altında kalacağını belirtti.
Türkiye'nin rakibi arttı
Dünya ekonomisinde 1980 sonrasından itibaren birçok ülkenin üretimden hizmet sektörüne kaydığına işaret eden Işık, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerin üretim yerine finans ve diğer hizmetler sektöründe kalkınmayı tercih ederek, üretimi tercih etmediğini belirtti.
Dünya'da sanayi üretimine öncelik veren Türkiye'nin ölçeğinde 2-3 ülkenin bulunduğunu anlatan Işık, Almanya ve Güney Kore'nin bu ülkelerden olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
"Bunun dışında neredeyse bütün ülkeler sanayiden hizmete ve özellikle ABD ve İngiltere gibi ülkeler finansa kaydılar. 2008 krizi bu trendin ne kadar yanlış olduğunu, üretim olmadan sürdürülebilir bir büyüme olmayacağını adeta herkesin kafasına vura vura gösterdi. Bu aslında bizim bilmediğimiz bir gerçek değildi. Onun için bu ülkenin gerçek kahramanları sanayicilerdir. Her şeye rağmen üretiyorsa sanayici bu ülkenin kahramanıdır. Üretimin gücünün dünyada yeniden anlaşıldı. Şu anda ABD bile 'gelin yatırım yapın' çağrısı yapıyor. Bazı gümrük duvarlarını aşmak için bazı ticaret anlaşmalarına takılmamak için yeni düzenleme yapıyor. Bazı Türk firmaları da ABD'de yatırımın yollarını arıyor. Ben artık para ile büyüyeceğim dönemi ABD için bile geçerliliğini kaybetti. Bunu ortaya çıkaran en önemli sebep 2008 krizidir. 2008 krizi üretimden uzaklaşan ülkelere ağır bedeller ödettirdi. Üretim yapan ülkeler için ise büyük fırsata dönüştü."
Bakan Işık, 2008 krizinin Türkiye açısından hem sonuç olarak hem de önümüzdeki sürecin yol haritası bakımından önemli sonuçlarının olduğunu belirtti. Işık, iktidara geldikleri günden beri reel sektörün yapısını güçlendirmek için çok önemli adımlar attıklarını dile getirdi.
Fikri Işık, 2008 sonrası dünyanın 2008 öncesinden çok farklı olduğunu, "finansla büyüyeceğiz, hizmetle büyüyeceğiz" diyen ülkelerin bile "biz artık üretimle büyüyeceğiz" demeye başladığını, bu nedenle Türkiye'nin yatırım çeken ülkeler arasında rakibinin çoğaldığını belirtti.
Yorgancılar: Yeni bir başarı hikayesine ihtiyacımız var
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye’nin ivedilikle yeni bir sanayi üretim hamlesinin ve heyecanının hayata geçirilmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’a öncelikle fabrikaların TOKİ modeliyle yapılacağı açıklamaları nedeniyle teşekkür eden Yorgancılar, Akdeniz, Ege-Marmara ve Karadeniz'de kurulacak 3 büyük üretim-yatırım bölgesindeki yatırım fabrikalarını TOKİ'nin yapmasının sanayinin, istihdamın ve üretimin geleceği açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Ender Yorgancılar, “KOBİ bir arsa için 4-5 milyon lira ödemek zorunda. Zaten tasarruf yapamıyoruz. Sonra bankaya gidip kredi alıyoruz. Sizin TOKİ açıklamalarınız sonrasında tasarrufumuzun artması ve insanların sanayiye bakışı açısından çok önemli değişiklikler olacaktır” dedi.
Yeni bir heyecanla yola devam edilmesi gerektiğine dikkat çeken Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü: “İvedilikle yeni bir sanayi üretim hamlesinin ve heyecanının hayata geçirilmesine ihtiyacımız var. Siz bu heyecanı verip önümüzü açacaksanız sonra 2023 hedeflerine birlikte ulaşacağız. Artık hızlı balık olan, çabuk karar alan ülkeler kazanır. Onun için bizim de hızlı balık olmamız gerek. Bizim tek hedefimiz zenginleşmek; onun da çaresi üretim.”
İzmir’in geleceği açısından büyük önem taşıyan serbest bölgeler konusunda Ekonomi Bakanlığı’nın bir çalışma yürüttüğünü ifade eden Yorgancılar, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık’tan da destek istedi.
Sanayicinin yükü ağır
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, yaptığı sunumda sanayicinin üzerinde başta istihdam olmak üzere kıdem tazminatı, enerji, bürokrasi gibi doğrudan ve dolaylı yükleri ortaya koydu. Avukattan gıda ve çevre mühendisine, mali müşavirin defter onayından yardımcı sağlık personeline kadar işletmelerin en az 18 bin 381 liralık ücret, 31 bin 577 liralık cezaya maruz kaldığını aktaran Yorgancılar, kıdem tazminatı konusunun da işten çıkışı zorlaştırdığı için işe alımı da zorlaştırdığını dile getirdi. Yorgancılar, 15 yıl sigortalılık ve 3 bin 600 gün prim ödeme şartı tamamlandıktan sonra SGK’dan alınan ilişiksiz belgesiyle kıdem tazminatını alan işçinin bu parayla borçlarını kapatmaya çalıştığını, ardından rakip firmaya transfer olup kayıtdışı çalıştığını ifade ederken, kıdem tazminatı yükünün işverenden alınıp devlet tarafından ödenmesi hakkında çalışma yapılmasını istedi.
Odalar tarafından hazırlanan teşvik belgelerine yeminli mali müşavir onayı, KOBİ’lerin sadece çevre konusunda yerine getirmekle yükümlü olduğu 100’ün üzerinde yönetmelik hükmü gibi konulara dikkat çeken Ender Yorgancılar, “Vergisini veren firmalar ayrıca OSB’lerde emlak vergisi ödüyor. Maliyeti artıran bu uygulamada indirime gidilmeli. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde uygulanan peşin verginin kaldırılması gündeme alınmalı. Yatırım ve ara malı ithalatında KKDF kaldırılmalı. Başta ticari soğutucular olmak üzere, bazı sektörlerde ÖTV yükü üyelerimizin rekabetini zorlaştırıyor. KDV iadelerindeki gecikmenin finansman yükleri, istenen teminat mektubu ve yeminli mali müşavir raporunun meydana getirdiği yükler maliyetleri artırıyor. TSE proje harçları ve fatura bedelleri, TSE markası kullanma ücretlerinin hesaplamalarındaki dengesizlik gibi sanayicinin üzerinde yük oluşturan uygulamalar yeniden düzenlenmeli. Belli kriterleri yerine getiren sanayicilere yeşil pasaport verilmeli” diye konuştu.
‘TRT payı’ eleştirisi
Türkiye’nin mutlaka nükleer enerjiye geçmesi gerektiğini anlatan Yorgancılar, Çin’de her ay yeni bir nükleer santralin temel atma veya yatırım kararı alındığını Türkiye’nin de bu konuda elini çabuk tutmasını istedi. Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde de nükleer santraller bulunduğunu hatırlatan Yorgancılar, “Enerji sorunumuzun çözümlenmesi amacıyla bilim ve teknolojinin gereklerine uygun olarak bizim de nükleer santral yapmamız lazım. Bunun kararı bir an önce alınmalı” dedi. Yorgancılar’ın sözleri, Bakan Işık ve toplantıya katılanlardan da alkış aldı.
TRT‘ye kesilen payı da anlayamadığını belirten Yorgancılar, “Elektrik faturasında TRT payının işi ne? Bunu anlamıyoruz ve senelerdir de alınmamasını istiyoruz” diye konuştu.
Vergi aflarının zamanında ödeme yapanları rahatsız ettiğini belirten Yorgancılar, cumhuriyet tarihinde ortalama her 3 yılda bir af çıktığını kaydetti. Yorgancılar, geçmiş yıllarda düzenli vergi ödeyen mükelleflere yasal yükümlülüklerinde ve kredi alımlarında indirime gidilerek ödüllendirme sağlanması gerektiğini savundu.
Teşvik adaletsizliği giderilmeli
İzmir’deki 10 organize sanayi bölgesinin yüzde 38’inin boş parsel olarak yatırımcılarını beklediğini vurgulayan Ender Yorgancılar, özellikle İzmir ile Manisa arasındaki teşvik farkı nedeniyle Kemalpaşa ve Turgutlu arasındaki 3 bin 500 metre yarıçapındaki alanda 4 farklı uygulamaya dikkat çekti. Yorgancılar, “Yerli imalatçılara ve ihracatçılara her bölgede ve her büyüklükteki yatırımlara azami teşvik ve ayrıcalıklar tanımalıdır. Sınır illerde yaratılan haksız rekabeti önlemek için, OSB’ler dolana kadar komşu ilin teşvik oranlarından faydalandırılmalıdır. İşsizlik, Türkiye ortalamasına düşünceye kadar istihdam desteği verilmelidir” dedi.
Nitelikli istihdam önerisi
Sanayicinin nitelikli eleman, işsizlerin de iş bulamadığını belirten Yorgancılar, ayrıca eğitimli genç nüfustaki işsizliğin de yüzde 18 olduğuna işaret etti. Yorgancılar, özellikle eğitimli işgücü istihdamı için şu öneride bulundu: Meslek lisesi mezunu eleman çalıştıran firmalara tanınan istihdam teşviğinde, firmanın kendi insiyatifi dışındaki emeklilik, ölüm, askere gitme gibi ayrılmalarda mevcut hakkın kaybolmaması için 1 aylık ek süre tanınmalıdır. KOSGEB tarafından verilen nitelikli eleman desteğinde; 4 yıllık meslek yüksek okulu mezunlarına uygulanan istihdam teşviğinin yarısı veya üçte bir oranı kadar 2 yıllık meslek yüksek okulu mezunları da teşvik edilsin ki ara eleman ihtiyacı giderilebilsin. Yine nitelikli eleman desteğinde; tanımlı olan ücret limiti örneğin bir müdür maaşı için 2 ayda bitiyor. O nedenle ücret yerine, zaman tanımlanarak 1 yıllık destek verilebilir.”
Engelleri kaldıracak çözümler
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, sanayi envanteri çıkarılarak rekabeti önleyici tedbirlerin alınmasıyla hem cari açığın önüne geçilmesi hem de kapasite açısından ihtiyaç duyulmayan bazı sanayi kollarında ülke kaynaklarının heba edilmemesi gerektiğini savundu. Ender Yorgancılar, şu konuları gündeme getirdi:
· 7 sektör için belirlenen Sanayi strateji belgeleri eylem planları kağıt üstünde kalmasın.
· 25 adımdan oluşan Yapısal Dönüşüm Programı ve açıklanan eylem planlarının iktidar, muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan bir kesim tarafından 3 ayda bir gerçekleşme durumuna ilişkin raporlamanın yapılması önemlidir.
· Avukat bulundurma, çevre görevlisi, mühendis, iş sağlığı uzmanı gibi 9 ana başlıktaki meslek gruplarından kişileri istihdam etme zorunluluğu, yerine, OSB’lerde ve küçük sanayi sitelerinde ortak kümelenmeye gidilmelidir. Bu çözüm hem firma maliyetini azaltacak, hem de verilecek hizmetin OSB’lerin üst kontrolünde yapılması sağlanacaktır.
· Tek bir işin birçok bakanlığı bağlaması dolayısıyla maddi ve zaman kaybı yaşayan sanayici için tek merkezde evrakların toplanması sağlanmalıdır.
· Sanayici üzerindeki girdi maliyetleri uluslararası rakiplerinin seviyesine indirilmelidir.
· Kamu İhale Kanunu’nun 63. maddesinde, değişiklik yapılarak; “yerli malı olarak belirlenen malları teklif eden istekliler lehine, yüzde 15 olan oranın yüzde 25’e çıkartılarak, konulabilir ifadesi konulacaktır şeklinde düzeltilmelidir.
Esen: Rekabet gücünü artırmamız gerekiyor
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Salih Esen, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın göreve geldiğinden bu yana üreten kesime yönelik verdiği mesajların altına sanayiciler olarak imza attıklarını söyledi. Esen, “Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşmasında en fazla pay sahibi olacak yapıların başında üniversiteler ve reel sektör geliyor. Zira sanayide montaj ağırlıklı üretimden ziyade, inovasyon, marka ve tasarım merkezli yeni bir modele geçiş sürecimizi hızlandırmalıyız diyorsunuz. Ve yine diyorsunuz ki arsaya, altyapıya, fabrika binasına para harcayan sanayicinin gücü eriyor. Bunları yapacak ve sanayiye yardımcı olacağız diyorsunuz. Bu nokta çok önemli. Rekabet gücümüzü artırmamız gerekiyor. Bunu yaparken sizlerin desteği bizleri umutlandırıyor” diye konuştu.
Esen, zorlu süreçten geçilen bir dönemde umuda her zamankinden çok ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekerek, “Yaşamın devam etmesi için nasıl suyun korunması gerekiyorsa, kalkınabilen bir ülkenin sanayisinin, sanayicisinin korunması gerekiyor. Sanayinin ve sanayicinin sıkıntıları üretme heyecanının önüne geçiyor. Sanayici olmak, üretime kendini adamak aynı zamanda ürettiğinden manevi haz duymayı gerekmektedir. Ama içimizdeki o heyecan bir miktar sekteye uğramakta. Sanayi olmadığı takdirde, gerek yurt içi hasılaya olan katkı, gerek istihdama olan katkının azalması nedeniyle işsizlik oranları yukarı çıkıyor” dedi.
Bürokrasiyle boğuşmayalım
Salih Esen, konuşmasının devamında yaşanan sıkıntıların çözümünde sanayicinin bakış açısını dile getirdi. Esen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Bakanım, sanayici bürokrasi ile boğuşmak istemiyor. Bir gecede değişen yasalar bizi çok rahatsız ediyor. Mali denetimler çok canımızı sıkıyor. Sanayici, kayıt dışı ekonomiye taviz vermeyen bir yapıdadır. Türkiye’de 1 milyon 675 bin işletme var. Bunlar sürekli denetimde, ancak haksız yere olayların sorumlusu olmaktan rencide oluyoruz. Bunun çözümü sizin de belirttiğiniz gibi sanayi arsalarının devlet eliyle yapılmasında mutlak yarar var. Yani OSB’lerin sizlerin de desteği ile kurulmasında mutlak yarar var. Üretim planlanması olmalı, yatırımlar teşvik edilmeli. Mali konular yoruma açık değil kesin nitelikte olmalı. Diğer bir konu ise para batırmak istemeyen sanayicinin Ocak-Ekim dönemini kapsayan 10 aylık sürede yaşadığı karşılıksız çek sorunu. 10 ayda 546 bin çek karşılıksız çıkmış. Bunun parasal karşılığı 16 milyar lira. 3 milyar liralık kısmı ödenmiş. 13 milyar lira buharlaşmış. İflas ertelemede davanın kabul süresi 1.5 yılı buluyor. Onun ardından davanın diğer safahatları devam ediyor. Yani biz sistemin getirdiği sorunlar neticesinde biz sanayiciler olarak para kaybediyoruz.”
Yatırım ve üretim planlaması
EBSO Meclis Başkanı Esen, iş dünyasının yaşadığı sorunların çözümü için yeni bir İcra İflas Kanunu önerisinde bulundu. 2012’de Adalet Bakanlığı bünyesinde bununla ilgili bir komisyon kurulduğunu ancak çalışmanın sonuçlandırılamadığı bilgisini veren Esen, yurtiçi alacak sigorta kapsamının geliştirilmesi konusunda Eximbank’ın yürüttüğü çalışmaların sonuçlanması çağrısında bulundu. Esen, yanlış teşvik mekanizmaları nedeniyle haksız rekabete maruz kalan sanayicinin dilek ve temennilerini Bakan Işık ile paylaştı. Esen, şunları söyledi: “Arz talep dengesine bakılmaksızın yapılmış yatırımlar haksız rekabete neden olurken, cari açık yaratıyor. Örneğin, doğalgaz ile çalışan enerji santralleri ürettikleri enerjinin satışından elde ettikleri gelirle operasyonel giderlerini dahi karşılayamamakta. Halbuki bu santraller düne kadar teşviklerle kurulmuştu. Teşviklerin arz fazlası yaratmayacak şekilde yatırımlara yönlendirilmesi gerekiyor.”
Salih Esen, konuşmasının sonunda Bakan Işık’ın sanayici ve üreten kesimle geliştirdiği ilişki ve verdiği pozitif enerjiye teşekkür etti. Esen, “Sizlerin sanayiye olan bakışı bizim için çok önemlidir. Güzel ülkemizi hep birlikte, elbirliği ile kalkındıracağız” dedi.
Mükemmellik Ödülü Meclis’te
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından Türkiye Mükemmellik Ödülü’nü alan EBSO, ödülünü toplantı boyunca Meclis Başkanlığı kürsüsünün önünde sergiledi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, önce Mayıs ayında Ege Bölgesi’nde 9 yıldır hiç bir kurumun alamadığı ‘Ege Bölgesi Mükemmellik Ödülünü’ EBSO’ya kazandırdıklarını, şimdi de Kamu Yönetimi ve Hizmet dalında Türkiye Mükemmellik Ödülü’nü aldıklarını söyledi.