Ekonomik kalkınma için ayrışma ortamı yok edilmeli

11 Aralık 2015

Ekonomik kalkınma için

ayrışma ortamı yok edilmeli

 

Türkiye’nin iki önemli kenti İzmir ile Adana’nın sanayi odası başkanları, ekonomik kalkınma için huzur ve güven ortamının önemine dikkat çekti. EBSO Meclis Başkanı Esen ve Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, kalkınma hamlelerinin gerçekleştirilmesi için öncelikle ayrışma ortamının yok edilip barışa her zamankinden daha fazla sahip çıkılması gerektiğini söyledi. ADASO Meclis Başkanı Çomu ile Yönetim Kurulu Başkanı Kıvanç da, çözümün birlik içinde bulunabileceğini dile getirdi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), Adana Sanayi Odası’nı (ADASO) konuk etti. Türkiye’nin iki büyük ilindeki ekonomik ve sektörel konularla çözüm önerilerinin paylaşıldığı ortak meclis toplantısında EBSO Meclis Başkanı Salih Esen, Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, ADASO Meclis Başkanı Hüseyin Nuri Çomu ile Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç karşılıklı işbirliği mesajları verirken, ülke gündemine dair önemli değerlendirmeler yapıldı.

Sanayi odaları arasında iletişim ve işbirliğini güçlendirmek için çalışmalarını sürdüren EBSO, geçtiğimiz dönemde de İstanbul Sanayi Odası Meclisi ile İzmir’de, Gaziantep Sanayi Odası ile birlikte Gaziantep’te ortak meclis toplantıları gerçekleştirmiş, son olarak da Adana Sanayi Odası’nın konuğu olmuştu.

 

Esen: Bir ve beraber olalım

Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Salih Esen, Türkiye ve dünyanın bugün geldiği nokta itibariyle tek çıkar yolun ülkeye ve barışa her zamankinden daha çok sahip çıkmak olduğunu söyledi. Esen, “Birbirimizin elini daha çok tutmalı, birbirimizi daha çok dinleyebilmeli ve birbirimize daha çok tahammül gösterebilmeliyiz. Tıpkı, geçmişte olduğu gibi. Sıkı sıkı kenetlendiğimiz sürece, hiçbir gücün bizlere zarar vermesi mümkün olamaz” dedi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası ile Adana Sanayi Odası’nın ortaklaşa gerçekleştirdiği meclis toplantısının açılış konuşmasını yapan Salih Esen, geçtiğimiz Şubat ayında ADASO ev sahipliğinde yapılan toplantının ardından bu kez EBSO olarak Adanalı ‘dostları’ İzmir’de ağırlamanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti.

Adana’daki konuşmasında iki ilin yapısını anlatırken, Adana’nın sahip olduğu değerlerle İzmir ile paydaşlık sağlayabileceği üzerinde durulması gerektiğini hatırlatan Esen, Travel Turkey İzmir fuarının bu yılki partner ili olarak Adana’nın seçilmesini bu açıdan anlamlı bulduğunu söyledi.

Salih Esen, İzmir ile Adana’nın bölgelerindeki büyük iki kent olarak ihracat potansiyelleri, asırlar ve farklı medeniyetler boyunca Ege ve Akdeniz’in incisi olarak nitelendirilmelerini sağladığını hatırlatırken, her iki kentin de Türkiye’de ilk sanayileşen kentler olduğunu, tarım, üretim ve ihracat çıktıları ile bölgelerine ve ülkeye ciddi oranda katkı sunduklarını, doğal güzellikleri ve kültürel miraslarıyla turizm açısından da cazibe merkezi haline geldiklerini, sahip oldukları avantaj ve ortak yönleriyle önemli bir paydaşlık ve işbirliği kültürünün kapılarını araladıklarını vurguladı.

Şubat ayından bu yana adeta yılları devirmişçesine olaylara ve acılara tanıklık edildiğini söyleyen Esen, Özgecan olayında adaletin tecelli etmesinden duyduğu mutluluğu da paylaşırken, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının hiçbir kamuoyu baskısına ihtiyaç duymadan etkin işlemesini diledi.

 

Dengeler değişiyor

EBSO Meclis Başkanı Esen, sınır coğrafyamızda yaşanan ve son yıllarda tansiyonu oldukça yükselen çatışmaların artık küresel ölçeğe taşınıp uluslararası dengeleri alt üst etmeye başladığına da dikkat çekerken, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Batı dünyasının ard arda yaşadığı terör eylemleri ile Batı’nın Ortadoğu’ya yönelik tutumunun çok daha sert bir biçimde yeniden biçimleneceği ve küresel güç dengelerinin değişeceği kurulan ortaklıklardan da açıkça anlaşılmaktadır. Dünya düzeni başka bir yöne doğru savrulmaktadır. Dış politikada atılan her adım, yapılan her hamle dünden daha önemli bir noktaya gelmiştir. Ülkemiz, gerek jeopolitik önemi, gerekse Batı dünyası ve Ortadoğu arasında bir köprü işlevine sahip olması vasıflarıyla süregelen olaylardan derinden etkilenmektedir. İçerde terör eylemleri ve Suriye’den gelen mülteci dalgası, dışarda Rusya krizi, Irak krizi derken uluslararası boyutta ülke olarak soğuk ve sıcak savaşın içinde ciddi bir enerji harcıyoruz. Oysa ki, biz bu enerjimizi 2023 Türkiyesi için kullanmalıydık. Çok zaman harcadık ve maddi, manevi çok fazla kayıp verdik. Geldiğimiz nokta itibariyle, tek çıkar yolumuz ülkemize ve barışa her zamankinden daha çok sahip çıkmamızdır. Birbirimizin elini daha çok tutmalı, birbirimizi daha çok dinleyebilmeli ve birbirimize daha çok tahammül gösterebilmeliyiz. Tıpkı, geçmişte olduğu gibi. Sıkı sıkı kenetlendiğimiz sürece hiçbir gücün bizlere zarar vermesi mümkün olamaz.”

Karşılıklı saldırı çağrılarında bulunmak ve savaştan medet ummanın taraflar için de kayıptan başka bir şey getirmeyeceğini ifade eden Esen, “Unutulmasın ki, maddi kayıplarımızı telafi edebiliriz ama can kayıpları ve kutuplaşmanın telafisi yoktur. Ülkemizin iki büyük ve önemli kentinin temsilcileri olarak bugünkü toplantımızın sonucunda gerek kendimizin edinebileceği, gerekse dışarıya verebileceğimiz en önemli mesaj, barışa sahip çıkmamızdır. 2016 yılının; çok daha umutlu, huzurlu ve barış içerisinde geçmesini ve gündemimizin ekonomi, barış, sevgi, işbirlikleri, kazanımlarımız olmasını gönülden diliyorum” diye konuştu.

 

Çomu: Önce barış

ADASO Meclis Başkanı Çomu, iki şehir arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı. Adana ve İzmir arasında sanayi işbirliklerinin hız kazanmasını istediğini ifade eden Çomu, her iki kentin de fırsatlar barındırdığını, İzmirli sanayicilerin Adana’da, Adanalı sanayicilerin de İzmir’de yatırım yapabileceğini belirtirken, Adana’da yatırımı olan EBSO Meclis Başkanı Esen’e bu anlamda teşekkür etti. Hüseyin Nuri Çomu, “Yatırım için, fırsatların değerlendirilmesi için ülkenin geleceğe güvenle bakabilmesi, siyasi iradenin ortaya çıkması önemli. Çevre ülkelerde de barışın ve toplumsal uzlaşmanın ortaya konulması önemli. Biz bunu savunuyoruz. Biz işadamlarının öncelikli görevlerinden biri mülteciler ve yurt dışından gelenlerle ilgili sorunların çözümünde yardımcı olmaktır. Barışı sağlamak biz işadamlarının öncelikli görevidir. Umarım bir an önce komşu ülkelerle sorunlar biter ve onlarla ticarete başlarız, hatta yatırım yaparız, daha çok huzur ve barış ortamında yaşarız” dedi.

ADASO Meclis Başkanı Çomu, Adana’da İzmirli sanayicilere her türlü desteği vermeye hazır olduklarını da sözlerine ekledi.

 

Kıvanç: El ele çalışalım

ADASO Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, Türk sanayicisinin ciddi sıkıntılar içinde olduğunu, sorunların çözümünün ise birlik içerisinde gerçekleşebileceğini söyledi. EBSO’ya teşekkürün ardından ülke gündemini değerlendiren Kıvanç, şöyle konuştu:

“Adana ziyaretinizin ardından yaklaşık bir yıl geçti. İki seçim yaşadık. Geçen bir yılda tatsız bir gündemi geride bıraktık. Sıcak gelişmeleri artıran, ekonomik dengeleri değiştiren olaylar yaşandı. Kimi zaman karamsar olsak da bu ülkenin insanına, geleceğine ilişkin inancımızı, umudumuzu asla kaybetmedik. Atalarımızdan aldığımız güçle bu sorunları aşmak için çaba sarf ettik. Başarılı olmak ve hayatta kalmak için sadece kendi çevremizdeki değil dünyadaki gelişmeleri de yakından takip etmemiz gereklidir. Yaşanan sorunlara karşı sanayiciler olarak iş birliği içinde olmamız, el ele vermemiz, bakanlıklar nezdinde takip etmemiz gerekir. Bürokrasiyi ülkemizin üretim altyapısına katkı sağlayacak şekilde yönlendirmeliyiz. İçinde bulunduğumuz zor koşulları fırsata çevirmek için çalışmaktan asla vazgeçmememiz lazım.”

 

Yorgancılar’dan kalkınma mesajı

Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, gelişmek için üretimi şart koştu ve Martin Luther King'in "Uçamazsan koş, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün, ama ne yaparsan yap, ilerlemek zorundasın" sözüyle kalkınma mesajı verdi.

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, sözlerine Adana heyetini selamlayarak başladı. İki şehir arasında sorunların ortak olduğunu söyleyen Yorgancılar, “Biz bir tohum ektik. Bu sorunlarımız aynı, farklı değil. Ortak sorunlarımızı bakanlıklara beraber ilettik. Biz kanun yapacak bir konumda değiliz. Sorunlarımızı doğru kişilere doğru bir şekilde anlatmak zorundayız” ifadesini kullandı.

Türkiye’deki ekonomik sorunları ve yapılması gereken reformları anlatan bir sunum gerçekleştiren Yorgancılar, üretim sorunu, eğitim reformu, genç nüfus, işsizlik, ABD ile AB arasında görüşmeleri sürdürülen Transatlantik Ticaret Anlaşması ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) başta olmak üzere uluslararası işbirliği anlaşmaları gibi pekçok konuyu rakamlarla ortaya koydu.

“Katma değerli üretimle mi kalkınmak, yüksek teknolojili ihracatla mı kalkınmak?” sorularını gündeme getiren Yorgancılar, dünya imalat sanayi içinde katma değerli üretimde Türkiye’nin gelişmekte olan 15 ülke içinde 15’nci sırada olduğunu ve yüzde 1.3 pay aldığını belirtirken, toplam sanayi ihracatı içinde yüksek teknolojili ürünlerin payının Singapur ile Malezya’da yüzde 4.5, Türkiye’nin ise yüzde 2 ile Nijerya ve Pakistan ile aynı seviyede bulunduğuna işaret etti.

 

Büyüme… Ama nasıl?

Ender Yorgancılar nüfus artış hızı ve işsizlik oranı dikkate alındığında Türkiye’nin büyüme rakamlarının yüzde 5’in üzerinde olması gerektiğini söylerken, şu bilgileri verdi:

“Ortalama yüzde 1-2 büyüyen, nüfusu azalan ve işsizlik oranı düşük ülkeler karşısında daha fazla büyümek, Hindistan gibi ülkeler karşısında ise koşmak zorundayız. Avustralya, Kanada, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya ve Güney Kore’nin nüfusu bizden az ama üretim kabiliyeti bizden fazla. Kişi başına düşen eğitim harcamasında Avustralya bizim 12 katımız. Kanadalı Türk’ten 5 kat daha fazla zengin. Ayrıca bu ülkelerde kadınların işgücüne katılımı Türkiye’nin üstünde. Geçmiş yıllarda yüzde 11 büyümeyi görmekle birlikte büyüme tek başına kalkınma için gerekli ama asla yeterli değil. Türkiye’de 25-34 yaş grubunda olan insanların yüzde 52’si lise eğitiminin altında iken Güney Kore’de yüzde 2, Kanada’da yüzde 6, Almanya’da ise yüzde 13. PISA testinde bile kendi dilimizle ilgili sorularda gerilerdeyiz. Genç nüfusumuzu mutlaka değerlendirmeliyiz. Okuduğunu anlayan, sorgulayan bir nesil yetiştirmek zorundayız ki ivme kat edelim.”

 

Uçak krizinde kaybeden kim?

Türkiye’nin Rusya ile yaşadığı uçak krizini de mercek altına alan Yorgancılar, ihracatımızın yüzde 3.7’sini bu ülkeye gerçekleştirdiğimizi, Rus turistlerden 4 milyar dolar, bavul ticaretinden 8.6 milyar dolar, müteahhitlik hizmetlerinden 3.9 milyar dolar gelir elde edildiğini, makine, hazırgiyim ve gıda sektörlerinin net ihracatçı olduğunu hatırlattı. Rusya’nın da toplam ihracatının yüzde 5.1’ini Türkiye’ye yaptığını, Türkiye’nin Almanya’dan sonra Rusya’nın ikinci doğalgaz müşterisi olduğunu, Mersin Akkuyu’da inşasına başlanan nükleer santralin maliyetinin ise 20 milyar dolara malolacağını söyleyen Yorgancılar, “ABD ve AB, Rusya’ya olan yaptırımları 6 ay daha uzattı. Burada kilit sektör enerji. ABD’nin kayagazı potansiyeli ile petrolde Suudi Arabistan’ın, doğalgazda da Rusya’nın önüne geçmesi öngörülüyor” bilgisini verdi.

 

Risklerin bertarafı

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji potansiyeli, maden zenginliği, tarımsal hasıla, otomotiv, makine ve demir-çelik gibi sektörlerdeki üretim değerlerinden örnekler verirken, “Türkiye’nin öncelikle üretilmeyen çarkı harekete geçirmesi lazım. Üretim olmadan kalkınma olmaz. Bunun örnekleri hemen yanıbaşımızda. Ama bunları yapabilmemiz için her şeyden önce ülkedeki risk ortamının sonlanması lazım. Yönetim riski, ayrışma riski, ekonomik risk gibi konuların bir an önce bitmesi lazım. Bu kalkınma hamlelerini gerçekleştirmemiz için öncelikle ayrışma ortamını yok edip barışı sağlamak zorundayız” dedi.

 

Yarınları kurtarmak

Türkiye’nin Transatlantik Ticaret Anlaşması ve Yatırım Ortaklığı’na (TTIP) taraf olma ve olmama durumu arasında milli gelirde 35 milyar dolarlık bir fark olacağının öngörüldüğünü, TTIP’e girilmediğinde pazar şansının Afrika, Ortadoğu ve birkaç Asya ülkesi ile sınırlı kalacağını anlatan Yorgancılar, iç piyasada da makinelerin kendilerini ve üretim süreçlerini yönetmeye başladıkları sanayi 4.0 sürecine ayak uyduramayanların kaybedeceğini dile getirdi.

Ender Yorgancılar, ekonomik gelişmenin katma değerli üretim, yüksek teknoloji imalatı, yerli üretim, yerelde kalkınma, nitelikli nüfus ve eğitimle, toplumsal gelişmenin de insan hakları, hukukun üstünlüğü ve ileri demokrasi ile sağlanabileceğini anlatırken, şöyle konuştu:

“Topyekün kalkınmak, ülke hedeflerine ulaşmayı sağlamak için sanayiciler olarak el ele çalışmak zorundayız. Martin Luther King’in dediği gibi; "Koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün, ama ne yaparsan yap, mutlaka ilerlemek zorundasın."

 

Sözlü’den destek sözü

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, hem hemşehrilerine hem de İzmirli sanayicilere destek sözü verdi. EBSO’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen EBSO-ADASO ortak meclis toplantısında iki kentin iş dünyası temsilcilerine hitap eden Sözlü, İzmir ile Adana’daki milli bilincin benzerliğine dikkat çekti, İzmir’in ülke ekonomisinin en önemli kentlerinden biri olduğunu vurguladı.

Hükümetin sorunları çözme yolunda sektör temsilcileri ile beraber hareket etmesi gerektiğini ifade eden Sözlü,” Türk ekonomisinin kalkınmasında bir numaralı etken reel sektörün kendisidir. Şu an en büyük ihracatımızın olduğu yerlere baktığımızda ilişkilerimizin çok olduğu yerlerdir. Siyasiler reel sektör temsilcileriyle daha çok çalışmalı. Mümkünse yöneticileri sektör içinden seçmeli ki ekonominin gerçek problemlerini görelim. Devlet reel sektörün üretim gücünden istifade etmeli. Onların karşılaştığı zorlukların önünü açmalı” diye konuştu.

İzmir’de olmaktan şeref duyduğunu belirten Sözlü, Adana yerel yönetimi olarak her türlü desteğe hazır olduklarını söyledi.

 

 

Hedef, katma değeri yüksek üretimle kalkınma

Ege Bölgesi Sanayi Odası ile Adana Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayiciler, ortak meclis toplantısında yaptıkları konuşmalarda nitelikli eleman yetiştiren eğitim ve katma değeri yüksek sanayi üretimiyle kalkınma konusunda birleşti.

ADASO Meclis Başkan Yardımcısı İsrafil Uçurum, son zamanlarda Gaziantep, Kayseri ve Konya gibi illerin ön plana çıkar gibi olmasına rağmen İzmir ile Adana’nın daha önceki yıllardaki gibi hala önemli şehirler olduğunu vurguladı. Uçurum, “Büyük fabrikalar Adana ve İzmir’deydi. Bu iki ilimizin sanayi kültürü bizi ileri taşıyacak seviyededir. Nitelikli işgücü, bilgi ve ecdattan gelen kültür önemli. İzmir ve Adana’nın önü açıktır” dedi.

EBSO Meclis Üyesi Hayrullah Sorkun üreten sektörlere kalifiye eleman yetiştirilmesi için mesleki eğitimin önemine dikkat çekti. Sorkun, kendisinin öğrenci olduğu yıllarda başarı durumu düşük öğrencilerin öğretmen olmaya yönlendirildiğini, öğretmenlere de yeterli ekonomik ortam sağlanmadığını ileri sürdü.

EBSO Meclis Üyesi Davut Yanık, sanayiciliğin, üretmenin bir tutku olduğunu belirtirken, “Zorluklarına rağmen üretimi seviyoruz. Kendimizinkinden büyük tesisleri görünce heves ediyoruz, bu tutku bitmiyor. Umuyoruz ki devletin katkısıyla her şey daha iyi olacak. Sanayici, yap-sat’çı olmasın, üretimin önündeki engeller kaldırılsın. Çünkü ülkeyi biz kalkındıracağız” dedi.

ADASO Meclis Üyesi Aydın Önen, Türkiye’de sanayiciliğin gelişmesinin uzun yıllar aldığını, büyük sanayi tesisleriyle gurur duyduklarını anlattı. Önen, şunları söyledi: “Türkiye gelişmişse, sanayicilerin gayretinden olmuştur. Sanayicilik risk ama ülkeye katkısı herşeyin üstünde. Milli gelirin kaynağı, iş hayatının teminatı sanayinin gelişmesidir.”

 

Eğitimde Atatürk’ün sistemi olmalı

EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Gökçüoğlu, eğitimin her ortamda konuşulması, tespitler yapılıp hedefe odaklanılması gerektiğini bildirdi. Türkiye’nin bugünkü sanayi ürünlerini yarın gelişmekte olan ülkelerin daha ucuza yapacağını söyleyen Gökçüoğlu, “Eğitime odaklanmadığımız, gelecek nesillerdeki fabrikaları, bizi bir üst segmente çıkaracak sistemleri kurmadığımız sürece şimdiki ortam hepimiz için geçici bahardır” uyarısını yaptı.

Eğitimin hükümet değil değişmeyecek devlet politikası olması ve uzun vadeli planlar yapılması gerektiğini vurgulayan Gökçüoğlu, kendi eğitim ve iş yaşamından da örnekler verirken, “Atatürk’ün kurduğu eğitim sistemi Alman sistemiydi. Ailesinde sanayici olmayan ben meslek lisesinden her makinede çalışarak ve çalışan bir makine yaparak mezun oldum, üniversitede makine mühendisliğini bitirdim. O eğitim sayesinde dünyanın gelişmiş ülkelerine makine tasarımı yapıp satıyorum. Şimdikiler ölçü aleti okuyamıyor. Atatürk’ün kurduğu sistemi güncelleyerek yeniden getirelim, ülkeyi yönetenlerin koyduğu hedefleri geçeriz. Almanya’da her köyle bir fabrikanın olduğu, eğitilmiş insanların çalıştığı sistemin kurgusu bizde de vardı, bugün çırpınıyoruz. Hükümet çok güzel hedefler açıklıyor ama eğitim yok. Güncel teknolojiyi okullara koymalıyız, öğretmenlerimizi motive etmeliyiz. Akademisyenler de tezlerini sanayi ile birlikte çalışarak vermeli” dedi.

EBSO Meclis Üyesi Kürşad Yuvgun da, katma değeri yüksek ürün ve ihracat artışı konusunda gıda sanayinin önemini gündeme getirdi. Türkiye’nin GAP ve Konya Ovası gibi dünyanın en iddialı projelere imza atmasına rağmen üretim planlamasının yapılmadığını ileri süren Yuvgun, “Ege ve Marmara’daki birinci sınıf tarım arazilerindeki pamuk ve tahıl üretimi GAP’a kayacak ama yerine ikame edilecek sebze, meyve ve hayvancılıkta zirai plantasyonu planlı şekilde gerçekleştirebilmek önemli” dedi.

Yuvgun, Avusturalya’da bir fabrikada bir günde üretilen kayısı konservesinin Türkiye’de bir yılda üretilmediğini söyledi ve “Sebep teknoloji ve bilgi eksikliği değil, endüstriyel hammaddemiz yok. Makro planlarımızda meyve konserveciliği gibi katma değeri ve istihdam oranı yüksek sektör yok. Bu konularda çalışmak lazım” diye konuştu.

Eğitim enstitülerini Kanada’nın Türkiye’den alıp başarıyla uyguladığını anlatan Kürşad Yuvgun, fuar stajında lisans eğitiminde olmayan tecrübenin kazanıldığını, kontrat eğitimi sayesinde de müzakere yönetiminin öğrenildiğini sözlerine ekledi.

EBSO'dan Haberler

Başkana Ulaşın