T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İzmir İş Dünyası Toplantısı'na katıldı. Ege Bölgesi Sanayi Odası,İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ticaret Borsası iş birliğiyle düzenlenen etkinliğe, T.C. İzmir Valisi Süleyman Elban, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, EBSO Meclis Başkanlık Divanı, EBSO Yönetim Kurulu Üyeleri ve EBSO Meclis Üyeleri katıldı.
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hakan Ürün açılış konuşmasının başında EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar’ın selam ve sevgilerini iletirken, yakın zamanda ağabeyini kaybeden Bakan Şimşek’e başsağlığı diledi. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Her fabrika, bir kaledir.” sözünü hatırlatan Ürün, “Büyük Önder Atatürk’ün, günün koşulları gereği söylediği bir söz gibi düşünülse de bugün küresel ekonominin, küresel ticaretin geldiği noktada çok daha kıymetli, çok daha anlamlıdır. Öyle ki; kalesini güçlendirmek için üretimi yeniden ülkesine çekmeye uğraşan bir Amerika’dan, güçlü bir eğitim ve teşvik sistemi ile kalesini sağlamlaştıran bir Güney Kore’ye ve kopyacılıktan, bugün mühendislik zekasıyla adeta yıkılmaz bir kale yaratan Çin’e kadar örneklerle eğitim ve üretim, stratejik bir devlet politikasıdır.” ifadesini kullandı.
Reel sektörün durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ürün, “Geçmişte çok iyi işler de yaptık, kötü işler de. Nihayetinde, bugün kale büyük hasar aldı. Onarılmaz mı? Elbette onarılır. Ama kaybedilen her an, hasarı derinleştiriyor. Sanayi özelindeki veriler bu durumu teyit ederken, 2. çeyrek büyümesi, “sanayici gereksiz ağlıyor” algısı yarattı. Altını çizmek isterim ki, bu veri tek başına kamuoyunu yanıltmasın. Elbette ki, yüzde 4,8 büyümek büyük başarıdır. Bu zor günlerde önemli bir motivasyon. Ancak, ülkemizin yüzde 99,7’sinin KOBİ olduğu bir ekonomik yapıda, tüketimle ve kısmi sektörel performanslarla sağlanan bu büyüme, çoğunlukta kalan firmalarımızın yaşadığı sıkıntıları göz ardı etmeye neden olmamalıdır. Sizden sadece bunu istiyoruz.” dedi.
Sanayi üretim endeksinin geçmiş başarılarının uzağında olduğunu dile getiren Ürün, “Son aylarda artış eğilimi ile umut verse de PMI, son 17 aydır kesintisiz baraj altında seyrediyor. Kapasite kullanım oranı geriliyor. Karşılıksız çek sayısında yüzde 28 artış var. İşgücünün üçte birini karşılayan imalat sanayide, işgücü kaybı altı ayda yüzde 2,3. En önemlisi de üretim sahasında sıkıntılar bitmiyor. Sadece tek bir örnek verecek olursak, 35 yıl sonra ilk kez hazır giyim sektörünün dünya hazır giyim ticaretinden aldığı pay yüzde 3’ün, AB’den aldığı pay ise yüzde 5’in altına düşmüş. Sermayeden yatırım malına, istihdamdan bilgi birikimine, hepsi, ülkemizin kaybıdır.” diye konuştu.
Hedefin tek haneli enflasyona ulaşmak olduğunun altını çizen Ürün, “Bizler, içerde ve dışardaki yoğun gündeme rağmen, temkinli iyimserliğimizi sürdürmek istiyoruz. İş dünyasının bugün en öncelikli konusu enflasyon ve faizlerdir. Programa verdiğimiz destek ve sıkı para politikası ile enflasyon 15 ayda yüzde 75’lerden yüzde 32’lere geriledi. Hedefimiz, tek rakamlı enflasyona ulaşmaktır. Bu kapsamda, rehber olarak gördüğümüz yeni Orta Vadeli Programın ana odağının da finansal istikrar olması önemli olmakla birlikte takvim dahilinde belirlenen eylemlerin hayata geçirilmesi mutlaka sağlanmalıdır. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.” dedi.
Hakan Ürün, finansmana erişim konusundaki sıkıntılara da değinerek “Uzun zamandır ekonominin içinde bulunduğu koşullar, sanki sanayiciyi üretimden vazgeçirmek ister gibi. Odamızın her sene yapmış olduğu 100 Büyük ve İSO’nun 500 büyük firma çalışmalarında da gördük ki, firmalarımız faaliyet karının yüzde ellisinden fazlasını finansman giderleri için kullanmıştır. Bu durum nasıl sürdürülebilir ki? Bugün sanayicinin tek başına rekabet gücünü artırması, katma değerli üretime geçmesi çok zor. Rakiplerimiz yüzde 3-yüzde 8 arasında faiz oranı ile uzun vadeli kredi kullanabilirken, TL REF Gecelik Referans Faiz Oranı yüzde 42,7’lere gerilemişken bugün yüzde 50’nin altında kredi bulma imkanı yok. Bu nedenle, Nefes Kredisini son derece önemsiyoruz.” ifadesini kullandı.
Rekabet gücü azalan sanayiciyi kalıcı önlemlerle hep birlikte ayakta tutabileceklerini vurgulayan Ürün, “Kan kaybeden sanayimizi, rekabet gücü azalan sanayicimizi kalıcı önlemlerle hep birlikte ayakta tutabiliriz. Bilgi çağı referanslı bir sanayileşme ve tarım stratejisi kapsamında, destek stratejilerimizi genele yayabiliriz. Açıklanan son teşvik sistemi bu talebimize katkı koyacak olsa da KOBİ’lerimiz için çok ulaşılabilir olmadığını da söylemek zorundayız. O nedenle, bugün sanayimizin kayıplarını giderme ve akabinde hızla sanayimizi yeni dünyanın çetin ve belirsiz şartlarına hazırlama zamanıdır. Faiz indirim süreci elbette ki bizlere nefes aldıracaktır ancak, tek başına yeterli olmayacaktır.” diye konuştu.
EBSO üyelerinin konularını da ileten Ürün, sözlerini şöyle sürdürdü; “Üyelerimizin diğer konularına da kısa kısa değinmek istiyorum. Gündemi meşgul eden emlak vergisi değerleme oranındaki astronomik artış konusunu anlamakta zorlanıyoruz. Adeta bir servet vergisine dönüştürülmektedir. Sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımına ilişkin son gelişmelerle ilgili yapılacak düzenleme iş dünyasını tamamen kilitleyecek ve iş sahipleri hapse girme riski ile karşı karşıya kalacaktır. Bilmeden kullanılan sahte bir evrak yüzünden, alınmış yatırım teşvik belgeleri dahi iptal edilecektir. Bu konu da dikkatle değerlendirilmelidir. E-defter uygulamasına ilişkin sahadan gelen sıkıntılar arasında; defter beratlarının zamanında gönderilememesi durumunda firmalara kesilen cezaların çok yüksek olması ve vergi müfettişlerinin sistemden bakmak yerine, firmalardan defter ve beratları istemesi yer almaktadır. Bununla birlikte, yılbaşında yürürlüğe girecek olan e-envanter sisteminin ertelenmesi ve e-defter uygulamasının yıllık yapılması faydalı olacaktır. Yine sahadan gelen bir konu da son dönemde vergi denetimlerinin bir baskın şeklinde iş dünyasına uygulanıyor olmasıdır. Bu konuyu da özellikle dikkatlerinize arz ederim. Yapılan denetimlerde ortakları aynı olan firmaların bankalara verdikleri kefalet veya garantörlük işlemlerinde vergi tahakkuk ettirildiği şikayetleri de gelmektedir. Bununla ilgili de gerekli düzenlemelerin yapılması ihtiyacı vardır. Orta Vadeli Program’da 2027 için tek haneli enflasyon öngörüldüğünü dikkate aldığımızda, peşin verginin; 2026’da 3 ve 9’uncu aylar için, 2027 yılında ise tamamen kaldırılmasının uygun olacağı görüşündeyiz. Ayrıca; sektörlerle ilgili atılacak adımlarda, sektör temsilcilerinin görüşlerine mutlaka yer verilmesi, finansal yapılandırma sistemi kullanılarak, piyasanın işleyişini bozan konkordato ve iflasın olumsuz etkisinin azaltılması, beş puanlık prim teşviki, kısa çalışma ödeneği, emek yoğun sektörlere özel ilave istihdam teşviklerinin hayata geçirilmesi, ihracatçı firmalara uygulanan döviz bozdurma zorunluluğunun kademeli olarak azaltılarak kaldırılması, ihracat kredisi kullanımında teminat mektubu istenmemesi, tek yanlı olan finansman gider kısıtlamasının kaldırılması, vadeli akreditif limitlerinin döviz bazında verilmesi, yeşil dönüşüm destekleri için belirlenen bürokratik süreçlerin kısaltılması, kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin derinleştirilerek daha adil bir vergi sistemi oluşturulması, nakit paranın zamanla sistemden çıkarılması gerekmektedir.”
Ürün, üç ayrı asgari ücret uygulamasının şartları daha da zorlaştırdığına değinerek, “Kamuda, özelde, belediyelerde 3 ayrı asgari ücret uygulaması zor olan şartları daha da zorlaştırmaktadır. Yaptığımız zammın etkisini ve çalışanlarımızın alım gücünü zayıflatan gelir vergi dilimleri mutlaka güncellenmelidir.” ifadesini kullandı.
MASAK tarafından hazırlanan tebliğ taslağının piyasada endişelere neden olduğunu söyleyen Ürün, “Taslakta amaçlanan uygulamanın genel olması yerine şüpheli kişiler ve durumlarla sınırlı olmasını, bu tür düzenlemelerin bankacılıkla doğrudan yetkili kurumlar tarafından yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz. Bu durum nerden buldun sisteminin başlangıcıdır. Taslak geri çekilebilir, belirlenen rakamlar yükseltilebilir veya kapsamı daraltılabilir. Ancak, bu şekilde çıkarılmamalıdır.” diye konuştu.
Çin’e yapılan 6 aylık ihracatın 1,4 milyar dolar iken ithalatın 24 milyar dolar olduğu bilgisini veren Ürün, yerli üretimi olan ürünlerde, Çin ürünlerine karşı ciddi haksız rekabetin söz konusu olduğunu söyledi. Hakan Ürün, “Tüm bunlara ek, yerli üretimi olan ürünlerde, Çin ürünlerine karşı ciddi haksız rekabet söz konusu. Öyle ki, Çin’e 6 aylık ihracatımız 1,4 milyar dolar iken ithalatımız 24 milyar dolar. Korkunç bir açık. Diğer yandan, başta TEMU olmak üzere e-ticaret şirketleri, gümrüksüz alışveriş limitinin düşürülmesine rağmen, hala çok düşük fiyatlı, ürün güvenliği olmayan, düşük kalite satışları ile öne çıkıyor. Hiçbir şekilde ne istihdam maliyetine ne de vergi yüküne sahip değiller. Yerli üreticimizin mevcut üretim maliyetleri ile bu gibi sitelerle rekabet etmesi mümkün değildir. En yakın zamanda radikal adımlar atılmasını bekliyoruz.” ifadesini kullandı.
Ülkenin kalkınmasına ivme kazandırmak, halkın refahını artırmak ve terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için katkı koymaya devam edeceklerini vurgulayan Ürün, “Aksini düşünmek mümkün değilken, pratikteki uygulamalar ne yazık ki, adalete olan inancı sarsmakta, bu da güveni azaltmakta, belirsizliği artırmaktadır. Yatırımcı ziyaretlerinizde mutlaka bu konu karşınıza çıkıyordur. Kaybedilen her an, çözümü güçleştiriyor, kazanımlarımızı bir çırpıda yok ediyor. Hepimiz acı tecrübelerden ders çıkarmak zorundayız. Cennet vatanımızda, hep birlikte huzurla, refah içinde, barışla yaşamak; İspanya’nın, İtalya’nın, İrlanda’nın başardığı model gibi terörsüz Türkiye hedefimize ulaşmak, ülkemizin kalkınmasına ivme katmak ve halkımızın refahını artırmak için nefesimiz yettiğince katkı koymaya devam edeceğimizi özellikle belirtmek isterim.” dedi.